12 Kasım 2018 Pazartesi

En Café Soret

14.10.2018

Yağmurlu bir Pazar günü, sokaklar boş. Hakiki zenci müziği çalan bu cafe-barda barmen-barista-garson hepsi birden olan genç adamla yalnız kaldık. O ortalığı toplayıp bulaşıkları yıkarken ben düşünüyorum. Blues tınıları müthiş zihin açıyor. 'Cortado especial de la casa' içtim, 1,5€. Viskili 'café Irlandes' içesim var ama pahalı 5€. Tasarruf yapmazsam eğer ileriki aylarda para sıkıntısı yaşayacağım kesin. "Dert dinlenir, 1€" yazılı kartonla Valencia meydanlarında hayal edin beni.

Ernest bu cafede olsa ne yapardı, ne içerdi? Blues müziğin zirvede olduğu dönemler ama yeni kıtadan plak gelmesi olanaksız olmalı. Sahildeki restoranlardan birinde akşam yemeğini ağır ağır yedikten sonra şehre iner, geceleri ufak konserler verilen tavernaları tercih ederdi büyük ihtimalle, basit İspanyol chansonları çalınıp söylenirken pistte dans edenler olurdu, herhangi bir kadını dansa kaldırır gecenin keyfini çıkarırdı. Erkekler kadınları eğlendirmekten başka ne işe yararlar ki? Hemingway'in 'I'm in the Mood' dinleyememiş olması üzücü. O 'Fiesta'yı yazdığında John Lee Hooker 9 yaşındaydı.

Her neyse bu cafede roman yazılmaz. Sadece Murakami'nin hızlı bir öykü yazabileceği bir yer burası. Ispanyollar pazar günü ne yaparlar? Şehre ve kültüre hala yabancıyım. Fiestalarını yağmur engellemiş olamaz, fiestaları bu kadar kırılgan olmamalı.

Kitaba odaklanamıyorum, kitap okunacak bir mekan değil, bira içip çene çalınacak yer burası. (Ya da bar taburesine oturup barmen bana bir Scotch denip barmen ile sohbet edilecek bir yer)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder