28 Ekim 2018 Pazar

Una tarde en Jardí d'Aiora

13.10.2018

Valencia'daki 13. günüm, Aiora parkından bildiriyorum. Sabah 10'da kalkıp hostel değişikliği yaptım. İnsanın kafası ferah oldu mu yorulmak bilmiyor. 12 gündür her gün ortalama 6-7 km yürüyorum, şehirde adım atmadığım çok az yer kalmıştır. Otobüs, metro veya tramvay kullanmadım henüz (Albufera dönüşü hariç). İlk nedeni para tasarrufu, yola harcayacağım parayı dışarda yemeye harcıyorum. İkincisi vaktim bol; bir yere gitmem 40-50 dakikadan fazla sürmüyorsa yürürüm. 12:30 civarı ağır ağır kahvaltı yaptım; tortilla (patatesli yumurtayı ekmek arasında getirdiler, işte aradığım Akdenizlilik), pan con tomate ve cafe leche ile. Ucuza gelsin diye Old City'den olabildiğince uzaklaştığımı not edeyim. Ekim ayındayız ama bulutsuz, güneşli bir gün, hava sıcaklığı 26 C. Park serin, bir miktar esiyor, serçeler hariç ses çıkaran yok. Karşımdaki bankta 40'lı yaşlarında bir çift, adam oturmuş kitap okuyor, kadın ayakta resim yapıyor, üstünde sarı bluzu, pembe bez ayakkabısı ile. Gelip geçenler durup ne çizdiğini soruyorlar. Hayır, Paris'te değilim. Daha iyi bir cumartesi öğleden sonrası hayal edebilir misiniz? Belki yanımda Fransızca konuşabildiğim bir Parisien hanımefendi. Oh merde! Kalsın, ucuz bir hayal. Hayalgücümüz ne kadar vasat, ilk akla gelen bu olmamalı. Fransızlardan bize hayır gelmez. Dünya'ya tek faydaları 1789 Devrimi. Onun da miadı dolalı çok oldu. Bunları yazarken kafama kuş sıçtı, şaka değil! Karmanın oyunu mu yoksa şans mı getirir? Latin Amerikalı bir yazarın İngilizce'ye çevrilmiş romanını okuyan bir hanım getirse yanıma hiç fena olmaz. Eh, bu fena değil, yazdıkça açılıyorum. Çehov'un köpekli kadınları parkı turluyor, bana gülümsüyorlar. Tanımadığınız genç kızların size gece vakti gülümsedikleri tuhaf bir dünya burası. Hemingway'in ilk romanını yazdığı şehirde, uçakta önsözünü ancak bitirebildiğim Belıy'ın romanı Petersburg'u okumaya başlıyorum. (İleride gittikçe daha derinden hissetmeyi umduğum şeyi tekrar fark ediyorum; ben okumak için değil yazmak için var olmuşum.)


23 Ekim 2018 Salı

¿Dónde estás Yolanda?

01.10.2018

Tren, Tortosa'yı geçti. İsminden mi nedir, keyfim yerine geldi. Filmlerde gördüğümüz küçük ama sevimli İtalyan kasabalarını andırıyor. Şehirler arası boşluklar ise Antalya kırsalına ve çevresine benziyor. 2 gündür Eskişehir, İstanbul, Barcelona yolculukları hem zihnen, hem fiziken yordu. Mekan ayırdına ancak şimdi varabildim. Yolun tadını çıkarmaya başlayabilirim. Tortosa istasyonunda bağıra bağıra konuşan Uzak Doğulular'ın bunda payı büyük. Belki de 2-3 koltuk arkada kitap okuyan İspanyol güzel. Yolculuğuma eşlik eden Pink Martini'nin muhteşem albümü Sympathique de olabilir buna sebep. Hepsi birleşince, 4 saat nasıl geçecek, uyuyabilir miyim derken bu yolculuk hiç bitmesin istiyorum şimdi.