10 Şubat 2016 Çarşamba

Karlı Gecenin Aşk Hikâyeleri

Hikâyeden çok bir soruydu aslında bu: Gün ortasında güneş tutulduğu için kendiliğinden köye dönen koyun sürüsünü ağıla kapatıp evine dönen ihtiyar bir çoban, çok sevdiği karsını yatağında âşığıyla yakalıyor, bir an kararsızlık geçirdikten sonra, eline geçirdiği bıçakla ikisini de öldürüyordu. Teslim olduktan sonra, kadı önünde kendisini savunurken karısını ve sevgilisini değil, kendi yatağında gördüğü, hiç tanımadığı bir kadınla âşığını öldürdüğünü söylerken, çobanın ileri sürdüğü mantık çok yalındı: Yıllardır aşkla birlikte yaşadığı, inandığı, tanıdığı 'kadının' bunu 'kendisi'ne yapmasına imkân olmadığına göre, 'kendisi' de yataktaki 'kadın' da aslında başka biriydiler. Çoban bu şaşırtıcı değişime, güneşin de verdiği olağanüstü işarete güvenerek hemen inanmıştı. Bir anda büründüğü ve hatırladığı o başka kişiliğin suçunun cezasını çekmeye elbette hazırdı çoban, ama yatağında öldürdüğü kadınla erkeğin de, evine girip  yatağının nimetlerinden hayasızca istifade etmiş iki hırsız olarak görülmesini istiyordu. Cezasını ne olursa olsun, çektikten sonra, güneşin tutulduğu günden beri göremediği karısını aramaya yollara düşecek, onu bulduktan sonra da, kaybettiği kendi kişiliğini, belki de karısının yardımıyla aramaya başlayacaktı. Kadı, çobana ne ceza vermişti acaba?

                                                                                                         Kara Kitap
                                                                                                       Orhan Pamuk